“TORPİLİN VAR MI?”
Memleketimizde liyakattan daha önemli görülen bir mekanizma var, “torpil” diyorlar. Hangi iş söz konusu olsa hemen “torpilin var mı?” diye sorulur. Torpil aranır, torpil bulunur. İşin ehli olmak, kendine güvenmek, hukuğa uygun davranmak yeterli görülmez, illa ki “torpilin” olacak..
“Yukarıdan işi bitirmek” adettendir. Kimsenin başka türlü “işin biteceğine” inancı kalmamıştır. Öyle ki başbakan adaylarının bir çoğu malum koltuğu okyanus ötesinden isterler. İcazet almaya giderler. Bağlılık yeminleri ederler. Biz ise burada “seçim” yaptığımızı sanırız. Bürokraside de işler böyle yürüyor olacak ki, devlet kadrosuna birisi gireceğinde Ankara’dan dayılar devreye sokulur. Yalnızca bilgisine, becerisine güvenip mülakata gidenin sonu muhtemelen hüsrandır. Eğer işin içinde “torpil dönmüyorsa” bile hayal kırıklığına uğrayana bunu izah etmek zordur. Toplum her işte “torpilin döndüğüne” inanmıştır. O nedenle gözünü “yukarıya” dikmiştir. Kendini yetiştirmeyi, öz gücüne güvenmeyi, yasal prosedürlere riayet etmeyi ikinci plana atmıştır. Artık “torpil dönmese” de dönmesini umacaktır. İşleri “torpil” ile halletmeye alışmış veya inanmış topluluklar, başka türlüsünü isteyene ve deneyene yadırgayan gözlerle bakacaktır. Böylelikle marjinal olanı normal, normal olanı ise marjinal olarak değerlendirecektir. Doğrulukta ve dürüstlükte ısrar edene mesafeli duracaktır. İşte memleketimizde yaşadığımız da tam olarak budur.

Kim bilir bu “torpil mekanizması” yüzünden niceleri hak etmedikleri şekilde harcanırken, niceleri hak etmedikleri şekilde ödüllendiriliyor. Bulundukları yerlere birilerinin “lütfuyla” gelenler bu çarkı değiştiremeyecektir. Ancak değiştirme kabiliyeti mutlak ve esas olarak insanlığın bir parçası olan toplumların bizzat kendisine aittir. Şu halde iş başa düşüyor. Toplum icazeti vicdanından alarak adaletsizliği yenebilir. “Kurtuluş” ve “adalet” için “yukarılardan” torpil beklemeyelim..

Yorumlar