HOŞGÖRÜ



Kimi sıcak kavramlar vardır ki sadece söylendiğinde bile gözün ve gönlün kara bulutlarını dağıtır, insanın içini ısıtır. "Barış" gibi, "sevgi" gibi, "kardeşlik" gibi..  "Hoşgörü" de düşünce hayatının olmazsa olmazı olarak o sıcak kavramlardan bir tanesi.
İnsan; hayatın öznesidir, değişir ve değiştirir. Belki bugün reddettiğimiz bir düşünceyi veya yaşam biçimini, başka bir gün kabulleneceğizdir. Veya bizim hiçbir zaman kabul etmediğimiz bir şeyi bizim en yakınımız kabul edebilecektir. Farklı bir düşüncenin veya yaşam biçiminin sahibine duyulan hoşgörü kişinin kendisine veya en yakınına karşı hoşgörüsü sayılır. Farklı düşünmek, farklı yaşamak başkalarının özgürlük alanını istila etmedikçe hoşgörüyle karşılanması
gereken durumlardır. Bir kimseye duyulan hoşgörü illâ ki o kişinin düşüncesine ve yaşam biçimine ortak olmak anlamına gelmez, bu yalnızca insana saygının gereğidir. Çünkü farklılıklar da tıpkı değişim gibi insanın tabiatındandır.  Anadolu erenlerimizden Yunus Emre "Yaratılanı hoş gör; yaradandan ötürü" diyerek buna işaret etmiştir. Değil mi ki insanın özünde değişim var, öyleyse hoşgörülü olmak en başta insanın kendi özüne duyacağı saygının ifadesidir.  Bu gerçeği  halk ozanımız Aşık Veysel de "Beni Hor Görme Kardeşim. Sen Altındın Ben Tunç Muyum? Aynı Vardan Var Olmuşuz. Sen Gümüşsün Ben Sac Mıyım?" dizeleriyle ortaya koyar.
Özellikle güçlünün güçsüz olana karşı daha  hoşgörülü davranması gerekir. Bir güçlünün tepkisiyle, bir güçsüzün tepkisi aynı oranda değerlendirilemez. O sebepledir ki örneğin devlet kendi yurttaşına karşı daha hoşgörülü olmalıdır. İnsanlar da kendi aralarındaki iletişimlerinde anlayışlı olmalı, kendilerini karşıdakinin yerine koyabilmelidirler. Bir ilke olarak "sevgide serbestlik, saygıda zorunluluk vardır". Herkes birbirine saygılı olabilirse iç huzur sağlanmış olur.
Tarih dediğimiz şey eşitsizlerin savaşıyla yapılmaktadır. İnsanoğlu bu savaşta insanlığını koruyabilmek için hoşgörülü olmaya mecburdur. Yaşasın insanlık.

Yorumlar