Dünya çoğu insan için gelip geçici bir serüvendir. Aslında dünya
yerinde dönüp durmakta, gelip geçen canlılardır. Yaşadığı hayatı en anlamlı kılanlarımız,
insanlığın ortak birikimine önemli eserler bırakabilenlerdir. Hz. Muhammed
sadece büyük bir uygarlık dininin son peygamberi olarak değil, bir devlet adamı
olarak da bu dünyaya büyük eserler bıraktı.
Hz. Muhammed herşeyden önce bir dava insanıydı. O'nun Hak davasında
gösterdiği kararlılık bugün "hak yolunda yürüyen" herkese örnek
olmalıdır. "Hak yolunda yürümek" diye tarif ettiğimiz şey öyle
sanıldığı gibi karmaşık ve soyut birşey değildir. Her kim ki; doğruluğun,
dürüstlüğün ve adaletin yanında olursa, zalimlerin zulmüne karşı mazlumların
hakkını hukukunu savunursa, o kişi "hak yolunda yürüyor" demektir.
Hz. Muhammed aynı zamanda büyük bir devrim önderiydi. Kabile
toplumunun gericiliğine karşı insanlığın aydınlık değerlerine yönelen, devlet
ve uygarlık geleneğine dayalı bir sistem kurmuştur. Ama bunu başarmak kolay
olmamıştır. Mekke'de İslam'ı tebliğ etmeye başladığında "makam ve
maddiyat" teklifleriyle yolundan çeviremedikleri Hz. Muhammed'i zulmederek
yolundan çevirmeye çalışmışlar, Taif'te taşlatmışlar, ölüm fermanını yazmışlar,
işkence ve baskılarla Medine'ye göç etmek zorunda bırakmışlardır. Demek ki her
devirde zalimler; zulme başkaldıranlara aynı akıbeti müstehak görüyor. Ve lâkin en sonunda zafer, zalimlere boyun
eğmeyenlerin oluyor.
Özü kavranmadan kuru ibadetlerle Hz. Muhammed'i yâd etmek; O'nu
anlamak ve örnek almak için yeterli değildir. Her türlü rüşvete, her türlü
zorbalığa rağmen hakikâtin ve adaletin egemen olduğu hakça bir düzen için
çalışmak, Hz. Muhammed'i önder bilen
herkesin esas sorumluluğudur.
ÖMÜR ÇAKMAK
Yorumlar
Yorum Gönder