TÜRKİYE VE “BOP”



1900 yılında Türkiye’ye Amerikalı bir albay gelir. Bu ABD li albayın adı, Colby Mitchell CHESTER’dir. Bir proje hazırlar ve hazırladığı bu proje “CHESTER PROJESİ” adıyla anılır. Bu proje Türkiye’nin Doğuanadolu ve Güneydoğu Anadolu  ’sunda yapılacak demiryollarının finansmanı için gerekli olan kaynağın nasıl bulunacağını ortaya koymaktadır.  9 Nisan 1923’te TBMM tarafından onaylanan proje zamanlama açısından Lozan Barış görüşmelerinde ABD nin desteğini sağlamaya yöneliktir. Proje adını, Türk hükümetiyle pazarlıkları yürüten Amerikan heyetinin başında bulunan emekli Albay CHESTER’den alır. Bu proje kapsamında yapılması planlanan demiryolu Sivas’tan başlayacak, Harput, Diyarbakır, Bitlis ve Van gölünün kuzey yâda güneyinden geçecek ve buradan ayrılarak Kerkük ve Süleymaniye’ye varacaktır. Bir bölümü de Ceyhan vadisinden geçerek, Yumurtalık körfezine ve İskenderun’a uzatılacaktır.
        
Albay CHESTER hazırladığı projeyle Türkiye’ye ihtiyacı olan finansmanı temin etmektedir. Ama bu finansman için Türkiye çok büyük bir diyet ödemek zorunda bırakılmaktadır. CHESTER projesine göre demiryolu inşaatının finanse edilmesi karşılığında, toplam 40 km lik bir şerit halinde inşa edilen demiryolu hatlarının her iki yanından 20 km.yi kapsayan alan içindeki tüm madenlerin işletme hakkı 99 yıllığına ABD’ye verilecektir. ABD nin sağlayacağı finansman karşılığı istediği ağır diyet budur. Çok garip bir tesadüf! Eseri ABD’li albay chesterin projesinin demiryolu hatlarını geçirmeyi öngördüğü, Sivas’tan Güneydoğuya doğru uzanan ana hat üzerindeki Harput, Ergani ve Diyarbakır noktaları Türkiye’nin ve dünyanın en önemli krom, bakır ve petrol yataklarıdır.  Bu zengin maden yataklarının tamamı Chester projesinin 40 km lik imtiyaz şeridi içinde kalmaktadır. Chester projesinin imtiyaz şeridi içinde bulunan Elazığ’ın Maden ilçesinde 200 milyon ton yüksek tenörlü bakır madeni ile Van Gölü civarından çıkarılacak yüksek tenörlü bakır madeni ile Van Gölü civarından çıkarılacak milyarlarca varil petrolün bu projenin finansmanında kullanılması düşünülmektedir. ABD gerekli olacak finansmanı bölgeden çıkaracağı madenlerden sağlamayı düşünmektedir.
                  Bu ülkede yaşayan herkes artık şunu iyi anlamalıdır ki Enerjiye, Sanayiye, Madenlere sahip çıkamayan ülkeler Ekonomik bağımsızlıktan söz edemez. Ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkelerin siyasi bağımsızlığının olması mümkün değildir. Ekonomik ve siyasi bağımsızlığı olmayan ülkelerin askeri zaferler kazanması ise mümkün değildir.
                İşin vahim tarafı ise Ülkemizi yönetenler Barajları da Nehirleri de özelleştireceğiz mantığı ile olaya bakıyor olmasıdır. Et Balık Kurumu Sümerbank, Eti madenleri, Demir, çelikler, Çimento Fabrikaları, TEK, Tüpraş, Pektim, Tekel, TEDAŞ’ın birçok şirketi kısacası ülkemizin kalkınmasında, istihdamında, huzur ve refahında büyük yeri plan ATATÜRK’ÜN kurduğu bütün (KİT) Kamu İktisadi Kuruluşları yerle bir edilmiştir.
                  Ülke öylesine büyük bir borç ve çaresizlik sarmalı içerisine sürüklenmiştir. 1980 li yıllarda başlayan küreselleşme, Dünya devletleri ile bir arada olmanın gerekçesi olarak gösterilen Özelleştirme rüzgârı bugün ülkemizde bir tufana, kasırgaya, dönüşmüştür. Özelleştirmeler olmuş yabancılaştırma. Türkiye asla çaresiz değildir. Türkiye çok büyük bir devletin adıdır. Türk çok köklü asil bir milletin adıdır. Bir gün mutlaka yeniden Mustafa Kemal’ler ortaya çıkacaktır. Tıpkı CHESTER projesini yırtıp attığı gibi  “BOP” Büyük Ortadoğu Projesini de yırtıp çöpe atacaktır. BOP nedir? Ortadoğu da 22 ülkenin sınırlarının ve yönetiminin değişmecisini öngören bir projedir. Türk Anaları Sarı saçlı, Mavi gözlü Mustafa Kemalleri doğuracaktır. O Analarda bu Anadolu topraklarında vardır.

Yorumlar