Allah’ı bilen O na kul
olan, O’ndan gayrsısından bir şey istemez!
Sözüne sadıktır. Verilen Sözün kula değil, Allah’a olduğunu bilir!
Okyanusta bir gemi çok şiddetli bir
fırtınaya yakalanır ve batmaya başlar. Panik içindeki yolcular kurtulmak için
dua eder: Allahım kurtulayım bütün kötü
huylarımı bırakacağım, içki içmeyeceğim, hak yemeyeceğim v.b Allah’a söz
veriyorlar. Yolculardan biri nereden aklına geldiyse Allahım sağ salim kıyıya çıkayım asla fil eti yemeyeceğim der.
Duaları kabul olur, kıyıya sağ salim varırlar ama vardıkları yer ıssız bir ada
olup yiyecek yoktur. Açlıkları iyice artmışken bir fil yavrusu görüp avlarlar
ve yerler. Ancak kurtulursa fil eti yemeyeceği sözünü veren yolcu çok aç
olmasına rağmen yemez. Akşam olunca kazazedeler uyurken anne fil gelip uyumakta
olan yolcuları tek tek koklayıp yavrusunun etini yiyenleri kokudan anlayarak
çiğneyip öldürür, yemeyene hiç dokunmaz. İşte
yaşamda verilen her söz böyle verilmeli-ki mükâfatı görülsün, verilen sözler sözde
değil özde olsun! Bu birinci hikâyemizdi.
İkinci hikâyemize gelince, Milli
mücadele yıllarında Anadolu’ya insan ve silah taşıyan bir kaptan Yunanistan’da
gıyabında ölüme mahkûm edilir. Savaş biter kahraman Kaptan artık İstanbul ile
İzmir arasında sefer yapan bir yolcu gemisinin kaptanıdır. Bir gün İzmir
açıklarında müthiş bir fırtınaya tutulurlar. Gemiyi kurtarmanın tek yolu Yunan
adalarına doğru yol almaktır. Kaptan derhal Yunan adalarına doğru dümeni kır
emrini verir. Kadrosu, Bunu nasıl
yaparsınız? Yunanlılar hemen sizi yakalar ve idam eder, ne olur kararınızı
değiştirin diye itiraz ederler. Kaptan Bu
kadar yolcunun ölüm riskini göze alamam: varsınlar beni idam etsinler der.
Yunan adalarına doğru yola devam edilir. Fırtına yavaşlar. Sabaha doğru kara
görünür ve birde bakarlar ki: O da ne! İzmir civarındaki bir sahildedirler. Kaptanın kendisini yolcuları için feda
etmesi karşılığında Yaradan onun canını bağışlamış, gemisini de yolcularla
birlikte kurtarmıştır. Verilen sözler ve niyetler kalben, samimi olması
gerekiyor.
Siyaset adamı toplumun faydası uğruna
canını feda edebilecek şuurda olmalıdır.
Hatta önce ülkem sonra partim sonra Ben diyebilmelidir. Bunu da sözde değil
özde söylemeli, Bu özveride olanı da halk görmeli ve pirim vermeli. Bu
karakterdeki bir insan boş söz söyler mi? İftira eder mi? Şahsi menfaati için
yalana, harama, dalana tenezzül eder mi? Kocaman Hayır Hayır Hayır.
Siyaset adamı sağlam bir fizik ve ruh
sağlığı yapısına sahip olmalı aynı zamanda hikmet sahibi olmalı, kemal ve cemal
sahibi ufuklara sahip olmalı çünkü ülkeyi yarınlara taşıyacak dirence ihtiyacı
olacaktır. Verilen sözlerin namus, onur olduğu bilinmeli!
Unutulmamalı-ki İnsanlar
sözleriyle, öküzler boynuzlarıyla bağlanırlar. Sözleriyle bağlanmayanlar,
sözlerini unutanlar, sözlerinde durmayanlar, yapamayacağı sözü verenler, öküzün
boyunduruğuna talip ve layık olduğunu gösterirler. Her şeyden önce insan olmanın şükrünü idrak edelim ve bilelim, her
alınan nefesi insan gibi yaşayalım Allah’ta bizlere öyle yaşamayı nasip etsin!
(Âmin)
Yorumlar
Yorum Gönder