İslam dini; inanç, ibadet ve
ahlak cihetiyle birbiri içine girmiş, birbiriyle alakalı olan yaşayan ve
yaşanan bir dindir.
Sıla-i rahim, akrabaya iyilik
ve yardımda bulunmaktır. Bu; iyilik ve ikram, yardımlaşma ve dayanışma,
ziyaretleşme, hoşgörü, iyi ve kötü günleri paylaşma, davete icabet, hasta
ziyareti, bayramlaşma, tebrikleşme, taziyede bulunma gibi vazifeler vardır. İcabına
göre selam göndermek, nafaka vermek suretiyle geçimini kolaylaştırmak,
ziyarette bulunmak ve hürmet göstermek gibi şeylerdir. Anne ve babaya birr-ü
ihsandır. Karabetin icabı da ta’zimdir.
Sıla-i rahim mahrem olsun
olmasın kişinin yakınıdır. Sıla-i rahim vaciptir. Vacip olan sıla-i rahimin
kat’ı (kesilmesi) ve terk edilmesi şüphesiz ki büyük bir masiyet(günah)tır.
Kişi, mahremlerini sık sık ziyaret eder ki, sevgi bağları güçlensin. Sıla-i
rahimin mertebe ve dereceleri vardır. Bu derecelerin bazısı bazısından daha
yüksektir. Bu derecelerin edna (en aşağı) mertebesi; tatlı sözle, selam ile hal
hatır sorma ile olan sıladır.
Buradan başlayarak; ziyaret,
hizmet ve mali yardımla yapılan derecelere kadar yükselir. Bu derecelerde
kudretin, ihtiyacın durumuna göredir. Bir kısmı vacip olur. Bir kısmı müstehap
olur. En aşağı mertebeye gücü yetip, yükseğine erişemeyen kişi gücüne göre
yaptığı ile sıla etmiş olur. Fakat daha yükseğine gücü yettiği halde (mali ve
bedeni) kuru bir selam ve ziyaretle geçiştirirse sıla etmiş sayılmaz,
ayıplanır.
Anne-baba diğer mahremlerden,
mahremler ise diğer akrabadan önceliklidir. Bunlar uzak yerlerde ise
mektuplarla gereken irtibatı sağlar. Hal ve hatırlarını sorar ve öğrenirler.
Eğer bilfiil ziyaret imkanı varsa ziyaret etmeleri efdaldir. Anne ve babası
hayatta olup da yanında bulunmazlarsa bu durumda bilfiil ziyaret etmelerini
arzularlarsa veya hizmetine ihtiyaçları varsa, mektup göndermekle yetinilmez.
Bunların dışında kalan akraba için sıla-i rahim mektup ve hediye göndermekle de
kafi gelir.
İnsanlar arasında sıla-i rahim
(karabet=akrabalık) hukukunu ihlal etmek katiyen caiz olmaz.
Hadis-i şerifte; “Allah halkı
yaratıp, halktan ayrıldıktan sonra hısım akrabalık ayağa kalkarak Allah’ın
azametine sığındı. Bunun üzerine Allah; -Ne istersin?” buyurdu. Rahim:-Ya
Rabbi:- “Bu kıyam ve ilticam kat-i rahimden sana sığınmak makamıdır. (sana
sığınıyorum) dedi. Cenab-ı Hakk: -“Ey Rahim, sen razı olur musun? Senin hakkına
hürmet edenin bende mükafatını vereyim. Senin hakkını tanımayanı da
cezalandırayım” buyurdu. Rahim de “Evet razıyım” dedi. Allah; İşte sıla-i rahim
edenlerle etmeyenlerin hali böyle olacaktır, buyurdu. (Tecridi Sarih 11/184)
Ebu Hureyre (r.a.) Hz.
Peygamber’in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu bildirdi: “Ademoğullarının ameller her
Cuma gecesi olan Perşembe günü akşamı sunulur. Akrabadan ilgisini kesenin ameli
kabul olunmaz.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Sıla-i rahimin kesilmesine Allah razı
değildir. Sıla-i rahim bir manadır ki, arşı rahmanda asılıdır ve titrer. Sıla-i
rahimde bulunan için mağfiret diler. Ve sıla-i rahimi kesen için de lanet eder”
buyurmuşlardır. Lanet; Allah’ın rahmetinden uzak kalmadır. Namazdan sonra en
ziyade tekit buyrulan farz “sıla-i rahim”dir. Sıla-i rahmin kesilmesine Cenab-ı
Hakk razı olmazsa, acaba kullarının kendi rahmetinden uzak kalmasına nasıl razı
olur? Karabeti nesebiye ve karabeti sıhriyye olmak üzere 2 türlü karabet
(akrabalık) vardır. Bir kimsenin baba tarafından olan karabet, karabeti
nesebiyedir. Hanım tarafından olan karabet ise karabeti sıhriyedir.
Bir hadis-i şerifte: “bütün
faziletlerin en üstünü senden ziyareti kesen akrabanı ziyaret ederek ilişkiyi
yaşatmandır.” buyrulmuştur. Ziyaretleşmenin rızkı bollaştıracağı, akrabaya mal
yardımında bulunmanın başkalarına yapılan yardımın 2 katı sevap kazandıracağını
bildirmişti. Hatta bir hadiste: “akrabalık ilişkisini kesenler, cennete
giremeyecekler arasında gösterilmiştir.” (Buhari Edep, 11. Müslim, Birr 18-19)
Başka bir hadiste: “mükafatı en
çabuk verilen tat, sıla-i rahimdir. Hatta bir ev halkı kötü kimselerden bile
olsa, sıla-i rahim sayesinde malları da çoğalır, nüfusları da artar”
buyrulmuştur.
Selam ve Dua ile…
Yorumlar
Yorum Gönder