ERSİN ÇELİK ile SÖYLEŞİ

Bozkır’da birlik ve beraberliğin gerçek manada oluşmasına katkı sağlayacağını düşündüğümüz; çeşitli siyasi görüşlerden olan aydınlarımızla yapmış olduğumuz seçim röportajların sonuncusunu bu hafta; emekli olduktan sonra kendini siyasete adamış eski Bozkır Vergi Dairesi Memurlarından Ersin ÇELİK  ile gerçekleştik. Söyleşimizde Bozkır’ın sorunları, CHP ve genel Türkiye siyaseti hakkında konuştuk.

Kendinizi  tanıtabilir misiniz ?

İsmim halk arasında hep Ersin diye bilinir. Ama bir ismim daha var Mehmet. Yani tam adım Mehmet Ersin Çelik’tir. Aslen Üçpınarlı’yım. 1954 yılında doğdum. İlkokulu Üçpınar’da okudum. Ortaokul ve liseyi Bozkır’da okudum. 1974, 1975, 1976  yıllarında Adana Eğitim Enstitüsünde okudum. O zamanlar siyasi olaylar çok fazlaydı o nedenle üç seneden sonra okuyamadım, geri geldim ve askere gittim. Asker dönüşü maliye sınavlarına katıldım, kazandım. Üç tane ilçe tercih etmiştim Bozkır çıktı, böylelikle memurluğa burada başladım. Memur iken dışarıdan Anadolu Üniversitesi 4 yıllık iktisad bölümünü bitirdim. Memleketimize devlet dairesinde 28 yıl 5 ay boyunca hizmetim oldu ve burada 2006 yılında  emekli oldum. Hiçbir zaman tayin istemedim. Kendi çalıştığım kurumda servis yöneticiliği yaptım. Evli 1 kız 1 erkek 2 çocuk sahibiyim. Okumayı ve torunumla ilgilenmeyi çok seviyorum.  

Memurluğunuz döneminde hiç sendikaya kayıt oldunuz mu ?

1990 yılında henüz daha sendikalar anayasal güvenceye kavuşmadan önce Kamu Emekçileri Sendikasında (KESK) yer aldım. Sendikanın Bozkır temsilcisi olarak da görev yaptım. O zamanlarda 16’ya yakın üyemiz vardı. Genel merkezimizle ve Konya şubesiyle beraber ortaklaşa faaliyet yürüttük. Örneğin vizite eylemlerinde bulunduk.

Şu an hangi siyasi partidesiniz ?

Şu an CHP’de siyaset yapmaktayım; CHP ilçe yönetim kurulundayım.

Neden CHP’yi tercih ettiniz?

Emekli olduktan sonra eşimle beraber CHP’ye kaydoldum. Daha sonra da yönetimde yer aldım çünkü biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetimizin kuruluşunda var olan bir parti. Ve bu Türkiye Cumhuriyetinin varoluşunda en büyük emeği olan Mustafa Kemal Atatürk’ün  partisi. Kurtuluş savaşında yine Cumhuriyet Halk Partisi’nin varlığının unutulmazlığından dolayı tercih ettim. Devrimlerin, demokrasinin ve değişimin öncüsü olduğu için. Özgürlük, eşitlik, dayanışma emeğin üstünlüğüne ve bütünlüğüne inandığı için. Herkezin inancına saygılı olduğu ve laiklik ilkesini benimsediği için. Sosyal hukuk devleti anlayışına inanan katılımcı çoğulcu devlet yapısından yana olduğu için. Hukukun üstünlüğüne yasa önünde eşitlik ilkesine inandığı için. Eğitim Kültür ve sanata duyduğu ve inandı içtenlik için. Kadın hak ve özgürlüklerini savunduğu için. Sivil toplum örgütlerini birer katılımcı olarak gördüğü için. Yurtta Sulh, Cihanda Sulh sözünü içine sindirdiği için. Ekonomide verimlilik ve etkinliğin sağlanmasını ön planda tuttuğu için. Tüketen değil üreten bir toplumu benimsediği için. Cumhuriyetin birikimlerini ve doğal kaynaklarını satmayı değil devlet edına sahip olmayı yeylediği için gibi daha birçok nedenleri olduğu için chp diyorum.

Peki “yeni CHP’yi” yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğindeki CHP’yi nasıl buluyorsunuz ?

İşin doğrusu “yeni” kelimesine pek hoşlanmıyorum. Kurumsallaşmış bazı isimlere “öz, yeni, hakiki  vb.” sıfatların eklenmesini hoş bulmuyorum. Bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin devamıdır.

Bozkır’da CHP teşkilatı neden etkin olamıyor. Mesela CHP Bozkır’da Belediye Başkan adayı çıkaramadı. Bozkır’la ilgili girişimlerde ana muhalefet partisini yeterince göremiyoruz. Bunun sebebi nedir?

Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyetinde bir kırılma yaşandı. Bu da 12 Eylül 1980 darbesiyle oldu. Yeşil kuşak projesinin uygulamaya geçtiği dönem oldu bu. Bugün bu projenin sonuçlarını yaşıyoruz maalesef. Ben bir örnek vereyim.  Geçtiğimiz gün sayın Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ilçemize geleceği haberi duyuruldu, üzüntü duyduğumuz  bir kaza nedeniyle gelemedi. Bozkır’lı mahalleli biri; partili bir arkadaşımızın çocuğuna diyor ki “Hani senin araban nerde?” O da diyor ki “yenge biz halk partiliyiz. Nasıl Akp konvoyuna girerim.” O da “sus Allah yakar” diyor. Anlatabildim mi, işte manzara bu. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman dini siyasete alet etmedi, dine karışmadı ama dine karışmaması dine karşıymış gibi lanse edildi halka. Ve dolayısıyla da o yüce dinimizi kullananlar maalesef ön saflarda yer almaya başladılar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Bozkır’da aktif olmamasının nedeni, ben şuna inanıyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi  yandaşçı olmamış, kimseyi kullanmamış, bu da halk arasında tabana sahip çıkılmama olarak algılandı. Daha bir çok gerekçeleri de vardır, örneğin 1997 yılında kesintisiz temel eğitime geçildi. Öğrenciler köylerden taşımayla ilçe merkezindeki okullara getirilip götürülmeye başlandı. Sonrasında ne oldu, köylerde ikamet eden öğretmenler köyde kalmadı. Bir öğretmen köyde bir ışıktır, bir yıldızdır. Bu ışıkları köylerden çektik orları başkalarına bıraktık.Belediye Başkanlığı adaylığı mevzusuna gelince,  o konuda pek haksız sayılmazsınız ama belediye başkanı adayı çıkarmak için girişimlerimiz oldu ancak teklif ettiğimiz isimler bunu kabul etmediler. Hatta şimdi geriye dönüp baktığımızda, teklif götürdüğümüz bazı isimlerin CHP siyasetine çok uzak isimler olduğunu görüp pişmanlık bile duyuyoruz. Biz o kişilere dahi gittiğimize göre, bu iş için uğraştık. Mevcut adaylara teklif götürdüğümüzde onlar da sıcak bakmadılar.

Bozkır’ın en önemli sorunu sizce nedir ?

Şimdi Türkiye’de olduğu gibi Bozkır’da da en öndeki sorun işsizliktir. İşsizlik göçü doğurdu. Çok da eski değil 1980’li yıllarda tam hatırlayamıyorum ama  aşağı yukarı 5 tane bankamız vardı. Sağlık Meslek Lisesi var idi, gitti. Meslek Yüksekokulunda Tapu Kadastro  bölümümüz vardı, gitti  hepsi buharlaştı. Ve Bozkır hala 7500 nüfusta yerinde sayıyor. Anap zamanında Bozkır’da blok oy olarak Anap kazandı. Şimdi de AKP çıkıyor. Peki bu oy çıkıyor, iktidarı Bozkır destekliyor da ne oluyor? Bozkır genişlemiyor aksine göç veriyor. İktidar desteklendiği halde Bozkır gelişemiyorsa bunun sorumlusu iktidarlardır. Anap döneminde işte PTT, Hükümet Binası, Hastane yapıldı. Bozkırlıların hepsi bilir, Ben ilk memuriyetimi hükümet konağında yaptım. O dönem “Oturulamaz raporu” verildi. Ve oradaki resmi dairelerin hepsi kira ile dışarıya çıktı. Yani yapılmak zorundaydı. Zaten yapılacaktı Anap yapmış oldu. Bunlar hizmet değil. Öte yandan imara bakıyorsunuz, beyaz bir gömlek giymek bile mümkün değil. Bozkır’ın sorunları da saymakla bitmez.

Bozkır’da birlik ve beraberliğin gerçek manada oluşmasına katkı sağlayacağını düşündüğümüz; çeşitli siyasi görüşlerden olan aydınlarımızla yapmış olduğumuz seçim röportajların sonuncusunu bu hafta; emekli olduktan sonra kendini siyasete adamış eski Bozkır Vergi Dairesi Memurlarından Ersin ÇELİK  ile gerçekleştik. Söyleşimizde Bozkır’ın sorunları, CHP ve genel Türkiye siyaseti hakkında konuştuk.

Bozkır  bazı ortak konularda birleşilebilir aslında buna rağmen siyasi bir ayrımcılık var gibi; bunun sebebi nedir ?

Bozkır’da sözü geçen kişiler maalesef yükselen asansöre binmesine alışmışlar. Bu asansör nereye gidiyor diye farkında değil. Eğer bir asansör gelmişse binip çıkıyorlar. Bunu hep yapmışlar. Eğer gerçekten bu asansör nereye çıkıyor diye düşünmüş olsalar ortak yönde birleşilir. Bakın bir şey daha söyleyeceğim. Şu anda AKP hükümeti “istikrar sürsün, yola devam” gibi laflar ediyorlar. Burada bir yol kavşağının yapımında halktan para toplandı istimlak bedeli ödendi. İstikrar sürsün diyen bir hükümet halktan para topluyor, istimlak bedeli ödeniyor, devletin yapması gereken yol  için. Her ne kadar blok oylar çıkıyorsa da ilçeden blok oyların sahip oldukları iktidarlar hiçbir zaman dönüp bakmadılar Bozkır’a. Bozkırlıların meseleye şöyle bakması lazım. Genel seçimlerde büyük oranda bu partileri destekledikleri halde o partiden belediye başkanı çıkarmadı diye düşünüyorsa hükümet, ve böyle düşünüp yatırım yapmıyorsa; Bozkır’ı cezalandırıyor demektir. Halkın da iktidarı cezalandırması lazım. Bağımsız adaylar da belediye başkanı seçildi burada, yine yatırım yapılmadı.

Hemen 50 km. ilerimizde komşumuz var: Seydişehir. Fabrikaları vardı şimdi de adamlar 4 yıllık fakülteleri kuruyorlar. “Bozkır’a fabrika kuruluyor” desek bu kimseye inandırıcı gelmiyor artık. Ne lazım Bozkır’a; insan potansiyeli lazım. Bu neyle olur? En güzeli; Okul-4 yıllık faküle. Çünkü okunması ve okutulması lazım. İnsanlara keşke bu kadar kömür, makarna verinceye kadar Bozkır’dan en az 30-40 öğrencinin eğitim masrafları karşılansa da her evden bir okumuş öğrenci çıksa çok daha iyi olmaz mı?

Bozkırlı’ya söylemek istediğiniz bir mesaj  var mı ?

Seçim haftasına girdik. 12 Haziran 2011 Pazar günü sandığa gidip de oy verme kabinine giden herkes, vicdanen düşünsün. Torununu, çocuğunu düşünsün. Kendisini düşünmese bile geleceğini ve ülkesini düşünsün. Lütfen her Bozkırlı, “somunu değil de sonunu düşünsün”.




Röportaj: Ömür ÇAKMAK – Yılmaz KATUK

Yorumlar