SANAT ve SANATÇI! (1)

SANAT, millidir. Milli olmayan herhangi bir sanat eserinin milletler arası şöhrete ulaşabilmesi mümkün değildir. Sanat, Düşünce hayatının, yaşama tarzının, gerçeğin ve hayallerin hayata aksetmesidir. Yaşamadığınız bir hatıra sizin olmadığı gibi, yaşadığınız bir hayata da bir başkasının sahip çıkmasına imkân yoktur. İnsanı hayatında yaşadığı devreler etkiler. Bu devredeki aşkları, sevinçleri, üzüntüleri, yaşanılan ya da tanık olunan toplumsal hadiseler, tabi afetler, bunlardan kaynaklanan sevinç, üzüntü ve ıstıraplar, tabi afetler, harpler, terör hadiseleri bunlara dayanan duygu ve düşünceler kâğıda döküldüğü, taşa yazıldığı, kilime, nakısa konu olduğu zaman sanat doğar.
Diğer bazı toplumlar ya da topluluklar hadiselere karışsalar bile esas olan o toplumun ve hassaten de hadiselerin içerisinde bizzat bulunan kişilerin duygu ve düşünceleridir. Bunları aktaran insan mensup olduğu toplumun Sanatçısı seviyesine yükselir. Hayat hangi Coğrafyada geçiyorsa, dilin ifade gücünün güçlü olması, hayata bakış açısı yâda ufkun engin yâda sığ olması sanat eselerine yansır ve onları etkiler.
İnançlar ve bir inanca iman da sanatı şekillendirir, güzelleştirir. Türk insanını İslamiyet’ten ayrı düşünmek doğru değildir. Son 200 yüzyılda maalesef batıdaki pozitivizm Türk insanını da etkilemiştir. Türk insanını büyük ölçüde milli ve manevi değerlerinden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Milliyetçilik, aşırı olmak ve insancıl olmamakla itham edildi senelerce. Bütün milletlerin hayalleri, hayalperestlikleri Romantizm diye övgü ile karşılanırken, Türk insanının coşkusu, hayalleri, milli değerlerden yoksun olanlar tarafından büyük ölçüde şovenizmle suçlanıp mahkûm edilmeye çalışıldı. Yâda yok sayıldı. Görülmedi, gösterilmedi Tanzimat tan beri insanımız kendisini aramaya devam etti. Müslüman Türk kimliğinden soyundu, batılı ölçülere sığındı. Ama bu kabuk değişmelere rağmen batı ölçüleri içerisinde hangi sahada, hangi sanat dalında insanlığın hafızasında yer edindi veya başarı kazandı.
Rüşvet olmadan,kendini inkar olmadan,sahip olduğu milli-manevi değerlere düşmanlık etmeden batıdan hangi büyük ödül kazanıldı..? Yâda kıytırık ödüller dışında ödül aldık mı?
Öyle ise her sahada olduğu gibi sanat sahasında da biz olmak- biz kalmak durumundayız. Hiç olmaz ise iman ve inançlarımızla kavga etmeyiz. El-âlemi kendimize güldürmeyiz. Kendi insanımızla kucaklaşır, bütünleşir. Biz olur biz kalırız. Bize göre sanat kulun yaradana sığınarak iyi ve güzel şeyler üretmesi dir. Türk insanı Allah’ı bilmek, ilhamını öncelikle kendisini yaradan Allah tan almak durumundadır. Feyzini Kur’andan Peygamberimiz’ den almalıdır Allah’ın bütün ismi azamlarını bilmeli ve bilmek zorundadır.
Allah’ın isimlerini özelliklede EL-EBED,EL BEDİ,EL CELİL,,EL LATİF,EL AHİR,EL VELİ isimlerini ilham kaynağı sayıp ruhunu arındırmalıdır, isimlerin manalarını bilmeden Nasıl yazar olunur? Nasıl sanatçı olunur? Kime, kimlere hitap edebilir? Zorlamalarla, payandalarla, reklamlarla kaç gün ayakta kalınabilir? Zanaatkârı sanatkâr yapan AŞKTIR. Aşkı bilmeyenin aşkı anlatması, aşkı-maşuku bilmeyenin cezbeye gelmesi iklime düşmeyenin iklimi anlatması mümkün olamaz. İklim, sanatkârı sanatkâr yapan ortamdır, vasıtadır. İklim kuraksa sanat da yoktur sanatçı da! (A.Ender Gökdemir)

Yorumlar