Üretim YOK, Tüketim ÇOK, İstikamet DİBE!

Konya Büyükşehir Belediyesi ile Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) tarafından düzenlenen Gelişen Kentler Zirvesi’nde konuşan, Sermaye Piyasası Kurulu(SPK)Başkanı Vedat Akgiray,1,5 yıldır SPK’ da görevde olduklarını ve bu süreçte Türkiye’yi ve dünyayı tanımaya çalıştıklarını bazı tespitleri olduğunu ve bunları paylaşmak istediğini söyler:
Akgiray, Türkiye ekonomisi çok iyi büyüyor fakat yapılanmayı doğru yaparsak çok daha sağlıklı, kalıcı ve hızlı büyüme olacaktır. Yani çok borca bağımlı, krediye dayalı bir ticaret ve sanayimiz oluşmuş. Bu yanlış, bu uzun vade de ekonomimiz ne kadar büyürse büyüsün daha da büyümemizi engelleyen bir faktördür. Bunun ( Borca bağımlı büyüme) düzeltilmesi gerekiyor.
Bir firmanın yatırım yaparken iki kaynağı olduğunu dile getiren Akgiray, birincisi borçlanma Banka ve ticari kredi almak ikincisi ise sermaye koymaktır. Kredi aldığımızda anapara var, faizi var. Bunlar ödenemezse mali sıkıntı ve nihayetinde İCRA-İFLAS var. Biz buna finansal risk diyoruz. Ve bugün dünyamız bundan sonraki yıllarda daha sık krizlere girecektir. İniş çıkışlar olacaktır. Bu şekilde kredilerle yaşayan firmaların hep sıkıntı yaşayacağını belirtir.
Biz görmezden geldikçe bataklık bizi içine çeker.
Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizinin yaşandığı dönem olan 2000 yılları son çeyrekle karşılaştırdığımızda ihracatın ithalatı karşılama oranı daha düşük seviyeye gelmiş durumdaydı. Üstelik 2000 yıllarında yaşanan iki büyük felaket, Düzce ve Adapazarı depremi yaşanmış, ülke imkânları oralara seferber olunmuştu. Yine ayrıca batık bankaların durumu da cabası iken!
Türkiye istatistik kurumunca açıklanan ithalat ve ihracat rakamları önemli bir gerçeği ortaya koyuyor. Hükümetin yapmış olduğu Orta Vadeli Program tamamen piyasa beklentisine dayanarak yapılmış örnek mi? Eylül ayı ihracat miktarı 9,3 milyar dolar olacak, İstatistik Kurumu açıklıyor 8,9 milyar dolar aradaki fark 400 milyon dolarlık bir sapma söz konusu.
2012 ve 2013 yıllarında TL nin Reel olarak değerleneceği görülen bir dönemde ihracatın, ithalattan daha hızlı artması umuluyor. İhracat % 13,7 ithalat% 12,4 tutmazsa ne olacak? Bakınız 2010 yılı ilk 9 aylık dönemde dış ticaret açığı 21 milyar dolar artışla 49 milyar dolara tırmandı. Bu açık nasıl kapatılacak? Sıcak Para ile şuan yapıldığı gibi
ABD, ticaretini canlı tutmak için kur ayarı yapıp Doların değerini düşük tutuyor. Bunun yanında Çin’e baskı yaparak Çin para birimi yuan değeri çok düşük onu yükselt diye baskı kurarken, adeta, Dünyadaki tüm ülkeler kur savaşları yaparak ticaretlerini güçlendirmeye çalışırken biz ise hedef koyuyoruz 2010 sonu itibariyle Doların değeri 1500 TL nin altında olacak diye!
Peki, ne olacak? Doların fiyatı artınca, ithal malların fiyatı artacak, iç piyasada ithal mallara karşı talep azalacak, ihracat daha karlı hale gelecek ve artış hızlanacak, Üretim ve Yatırım canlanacak İstihdam sağlanacak buraya kadar güzel –de ya sonrası? Sonuç ta Enflasyon artacak, Özel ve Kamunun Döviz borcu katlanacak adeta şişecek. Üretimde % 70 oranında ithal ara malı kullanan sanayimizin ürünleri de belli bir süre pahalı hale gelecek sonuç değneğin iki ucuda kirli
Tüketim için ithal edilen mallar burada üretilenlerden daha ucuz! Neden ucuz? İşçilik ucuz enerji ucuz, vergiler dengeli, teşvikler daha fazla, üretim daha verimli, her şey kayıt içerisinde bence çözümü kur açmazından çok buralarda aramalı. Üretim ve istihdam çok çok önemli.
Ürertiğimizden fazlasını tükettikçe, kazandığımızdan fazlasını harcadıkça daha da dibe batacağız, taki nefes alamayana kadar. İhracatın, ithalatı karşılama oranı 2010 yılı üçüncü çeyrek itibariyle % 57,5 indi yani sattığımız mallar, aldığımızın malın ancak yarısını karşılayabiliyor. Kalanını yaz deftere bakkal amca hesabı

Yorumlar