Osmanlı İmparatorluğu dünya
tarihine büyük bir uygarlık devleti olarak geçti. Bu devlete ismini veren Osman
Gazinin sevip saydığı hocası ve aynı zamanda kayın babası olan Şeyh
Edebali’nin, Osman Bey’e aşağıdaki nasihatları bir bakıma Osmanlı’nın öğüdüdür
ve bugünkü yöneticilere ders niteliğindedir:
“Beysin!
Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana..
Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek
sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet
sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra
bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek,
şekillendirmek sana..
Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı,
Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı
etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç,
ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla,
bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vaat edilenin önünü
açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.
Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama
bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur
gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima
sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey
sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense
bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona
sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu
irfandır.
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam
ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün
fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün
ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık
sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere
sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime,
zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar,
aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
Haklı
olduğun mücadeleden korkma! Bilesin
ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü
pek) derler.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman,
insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin,
oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare
edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle
yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında
bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar. İnsan bir kere oturdu mu, yerinden
kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf
dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur;
düşman, canavar kesilir!..
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama
bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa
kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır;
insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı...
Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan
hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş
yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş,
yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman
yok, süre az!..
Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını
bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın
tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın
esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek
de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen,
geleceğini de bilemez.
Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam
basasın.
Nereden geldiğini unutma ki, nereye
gideceğini unutmayasın.” (Şeyh Edebali- 13. Yüzyıl)
Başka söze
gerek var mı?
ÖMÜR
ÇAKMAK
Yorumlar
Yorum Gönder