“Atalarımız Hayvanlar koklaşa koklaşa, İnsanlar ise konuşa konuşa
anlaşırlar”demişler.
Yani Hayvanlar koklaşarak anlaşırlar. İnsanlar ise konuşarak buraya kadar
tamam! Peki, konuşup anlaşmak dururken bağırıp çağıranlara hatta münakaşaya
daha ileri kavgaya kadar götürenlere ne demeli!
Konuşmak insanın önemli
özelliklerinden biridir. Günlük hayatımızı gözden geçirelim, yemek içmek gibi
konuşmak da yaşantımızın bir parçasıdır. Ayrıca sosyal bir varlık olan insanın
başkalarıyla iletişim kurmasının yolu da konuşmaktan geçmektedir. Toplumda bu
kadar önemli yeri olmasına rağmen gerekli hassasiyet gösterilmediği takdirde
bazı konuşmalar olumsuz sonuçlar da doğurabiliyor. Yunus Emre’ nin Söz ola kese savaşı/ Söz ola kestire başı beyti bu
anlamda söylenmiştir.
Baş kestirmese de insanlar tarafından
hoş karşılanmayan bazı konuşma tarzları da vardır ki deyimlerimize şöyle
yansımıştır:İleri geri konuşmak(yersiz
ve kırıcı konuşmak)Ulu orta konuşmak(Araştırmadan,
konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan konuşmak)Ağzına geleni söylemek (Ağır ve kırıcı bir şekilde
konuşmak) Ezbere konuşmak (Araştırıp incelemeden
konuşmak) Bol keseden atmak(Ölçüsüz
konuşmak) Çan çan ötmek (Devamlı ve
gereksiz konuşmak) Atmak (Bir gerçeğe
dayanmadan konuşmak) Bağırıp çağırmak (Yüksek
sesle, bağıra çağıra konuşmak)
Bu konuşma tarzlarının hiçbirisi halk
tarafından kabul görmemekle beraber en can sıkıcı olanı şüphesiz yüksek sesle
bağıra çağıra yapılan konuşmalardır. Böyle konuşmaları dinlerken insanın Ne bağırıyorsun kardeşim sağır değiliz
duyuyoruz işte diyesi gelir…
Hatiplikle bağırıp çağırmanın
birbirine karıştırılmaması gerekir kanaatindeyim! Gerçek hatipler kitleleri
doğru yola davet eden kişilerdir. Ve onlar bağırıp çağırmaya ağızlarını
bozmaya, seslerini yükseltmeye asla ihtiyaç duymazlar.
Düzenlenen bir şiir yarışmasında,
Şairler sırayla kürsüye gelip şiirlerini okumaktadırlar, Sırası gelen uzun
siyah sakallı bir şair sahnede kürsüye gelir, öfkelive kızgın bir tavırla
yumruklarını sıka sıka bağırıp çağırmaya başlar, ateşli bir ihtilal şiiri okumakta olup beden
dilini kullanarak bir takım kimselere ise tehditler savurur. Tam o sırada sahibinin
kucağından fırlayıp ortaya çıkan bir köpek, şairin karşısına geçip aynı tonda havlamaya,
hareketler yapmaya başlar bu komik manzara karşısında dinleyiciler kendini tutamaz
başlarlar gülmeye. Neye uğradığını anlayamayan şair de şiir okumasına bir süre
ara verir gülüşmelerin bitmesini bekler, yeniden şiir okumaya başlayan şair ses
tonunu oldukça azaltarak hareketlerini ise ölçülü bir şekilde yapmaya başlar.
Keşke bazen bulunmuş olduğumuz bu tip
ortamlardada böyle cesur gözünü budaktan esirgemeyen, bu tip konuşma yaptığını
zannedenlere ders verecek köpek olsa! Olsa da bazı insanlar bağırmaktan vaz
geçip konuşmaya yönelseler.
Yorumlar
Yorum Gönder