Geçtiğimiz haftaki yazımızda Bozkır’ımızı kalkındırmak için
üç madde sıralamıştık ve bu maddelerin
ilki “Üretime dönük iş sahalarının oluşturulması” idi. Bu haftaki yazımızda bu
iş sahalarının neler olabileceğini ele alacağız.
İlçemizde ufak çaplı iş sahaları bulunmaktadır. Bunların pek
çoğu tüketime dönük olarak faaliyet göstermektedir. Üretime dönük
diyebileceğimiz işletmenin sayısı bir elin parmaklarını geçmeyeceği gibi bunlar
oldukça küçüktür. Halbuki kalkınma için
üretime dönük iş sahalarının yaygın ve büyük çaplı olması gerekir. Seydişehir
ve Çumra 40 yıl öncesine kadar Bozkır
ile aynı büyüklükte iken bu ilçelerde kurulan fabrikalar sayesinde çok
gelişmişler ve bugünkü konumlarına gelmişlerdir. Bozkır için de kalkınmanın
temelini kurulacak fabrika ve tesisler oluşturuyor.
Bozkır’da fabrika kurulması daha önce de gündeme gelmiş,
bununla ilgili araştırmalar da yapılmış ancak bunlar yüzeysel kalmış ve bir
türlü bu hedef gerçekleştirilememiştir.
Örneğin Bozkır’ımızın köylerinde sayısı ihmal edilemeyecek düzeyde meyve
bahçesi bulunmaktadır. Bunlar modern bir tarım anlayışıyla ele alınamamış,
zenginleştirilememiş, kooperatifçilik de geliştirilemediği için çiftçi ürettiği
bu meyveleri istediği gibi satamamıştır. Ve zaman geçtikçe köylerde çiftçilik
her dalda olduğu gibi meyve yetiştiriciliğinde de gözden düşmeye başlamıştır.
Halbuki Bozkır’a bir meyve suyu fabrikası kurulursa;
Bozkır’ımız kalkınacağı
gibi, hem çiftçimizin yüzü gülecektir, hem de bu fabrikanın açılması tükenmeye
yüz tutmuş olan tarımımızı canlandıracaktır. Meyve suyu fabrikasının yanı sıra
sebze yetiştiriciliğine dönük olarak konserve ve turşu fabrikaları da
kurulabilir. Bozkır’a özgü olarak Dere ve Sorkun kasabalarında üretilen tahin
de, ciddi ve yaygın tanıtımlar sayesinde daha büyük talep oluşturacağından; daha çok işçinin istihdam edileceği daha
büyük tesislerde üretilmeye başlanabilir. Bozkır bu fabrikalarda ürettiğini
rahatlıkla İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesine dağıtabilir. İstanbul’daki Bozkır’lı
işadamlarının çabalarıyla belki İstanbul ve hatta tüm Türkiye pazarına bile
açılabilir. Kurulması öngörülen bu fabrikaların büyüklüğü ve kapasitesi bu
girişimlerin projelendirilmesiyle ortaya çıkacaktır. Ancak şu bir gerçektir ki
Bozkır’ın ekili dikili tarım arazisi –hele bir de bu fabrikaların kurulması
kesinleştiğinde kat kat artacağını göz önüne alırsak- bu kapasiteyi karşılamaya
yetecektir. Bozkır’ın konumu da bu fabrikalardaki üretilen ürünleri dağıtmak
için uygundur. Bu girişim yıllardır bir türlü bitirilemeyen ilçemizden geçecek
olan Antalya yolunun bitirilip etkin bir
şekilde kullanılmasını da sağlayacaktır.
Tarım için meyve suyu, konserve, turşu ve tahin
fabrikalarını öncelikli hedef olarak belirledikten sonra hayvancılık için
oldukça müsait olan Bozkır coğrafyasında, hayvancılığın da maalesef ilkel bir
şekilde yapıldığını ekleyelim. Tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da aynı
sorunları yaşamaktayız. Bir et-süt entegre tesisi kurabilmiş olsaydık;
hayvancılığımız da çok daha gelişmiş bir düzeyde olabilirdi. Yine küçük çapta
yapmakta olduğumuz arıcılık yani bal üretimi faaliyetimiz de maalesef yeterli
düzeyde değil. Burda da markalaşmak yine büyük tesisler sayesinde mümkün.
Önceki yazımızda üretime dönük iş sahalarından bahsederken
bunların yalnız tarım ve hayvancılığın modernleştirilmesi olmadığını; yer üstü
ve yer altı kaynaklarının da kullanılıp işletilmesini kapsadığını da
belirtmiştik. Bozkır’ın en önemli doğal kaynağı suyudur. Ve Bozkır’da kurulması
mümkün olan gıda endüstrisi (meyve suyu, konserve, turşu, tahin, süt, ayran..
vb) ürünlerinin üretim aşamasında en çok ihtiyaç duyulan hammadde de sudur.
Sağlıklı suya duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Toros’lardan fışkıran
Bozkır’ın suyu bugüne kadar yapılan araştırmalar gösteriyor ki, içime ve endüstriye
oldukça uygundur. Öyleyse bir su üretim tesisi neden kurmayalım? Doğal
kaynaklarımıza dönük öncelikli hedefimiz bu olmalıdır. Öte yandan yapılan
kısıtlı fizibilite çalıştırmaları Bozkır’da mermer ve kurşun madenlerinin
bulunduğunu, rezervin durumuna göre bu hammaddelerin çıkarılıp işlenebileceğini
veya işlenecek fabrikalara hammadde olarak gönderilebileceğini göstermektedir.
Bütün bunlar bir hayal mi? Elbette değil. Gerçekleştirilmesi
belki zor ama imkansız hedefler değil. Bir filozof “Yeteri kadar nedeniniz
varsa her şeyi yapabilirsiniz” diyor. Bozkır’ın kalkınmak için yeteri kadar
nedeni var. Bozkır olarak bu atılımların en azından birkaçını
gerekleştiremezsek; ihtişamlı bir şehir olmak dururken“şirin” bir köye
dönüşeceğiz. Peki bu atılımları kim, nasıl yapacak? Bu konudaki düşüncelerimizi
de haftayaki yazımızda ele alacağız. Mutlu haftalar..
Yorumlar
Yorum Gönder