Çocuk Eğitiminde Disiplin (II)

Çocuklarda disiplin ve hoşgörü birlikte olmalıdır. Unutulmamalıdır ki çocuk hayatının ilk gününden beri öğrenme sürecinde olan bir varlıktır. Öğrenme sürecinde olan kişi sık sık hata yapar. Mühim olan bu hataların çocuğa gerekli açıklamaları yaparak öğrenmeye değiştirilmesidir. Çocuğa aşırı disiplin uygulanması, çocuğun bazı noktalarda sıkılmasını ve kendini ortaya koyma noktasında tereddütler yaşamasına neden olur. Aşırı disiplin çocuklarda kaygı belirtilerine yol açar ve çocuk kendisini devamlı gergin ve huzursuz hisseder. Çocuğun yaptığı hatalar hiçbir zaman görmezlikten gelinmemeli, görmezlikten gelinen davranışlar çocuklarda pekişecektir. Bu nedenle uygun bir şekilde çocuğun yaptığı hatalar anlatılmalıdır.      
     Çocukların gösterdiği uyum ve davranış sorunlarının nedenlerinden birisi de ana-babalarının onlara uygun sınırlar koymamalarıdır. Bazı ailelerde disiplin yok gibidir. Çocuğun tüm davranışları hoşgörüyle karşılanır. "çocuktur yapar","o daha çok küçük yüklenmeyelim" düşünceleriyle çocuğa sınırsız haklar tanınır. Çocuk istenmeyen bir şey yaptığında ana-baba yumuşak bir şekilde "yapma" mesajı verir, defalarca aynı mesajı tekrarladıktan sonra ikna edici nedenler ve açıklamalarda bulunulur. Bu arada çocuk istediği şeyi yapmaya devam etmektedir.
        Bazı evlerde ise disiplin vardır ancak ne zaman, nerede uygulanacağı belirsizdir. Anne babanın tutumu aşırı hoşgörü ile sert cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. Normalde izin verilmeyen bir davranış, anne babanın uğraşacak zamanı olmadığında ya da keyifleri yerinde olduğunda görmezlikten gelinir. Çocuk nerede durması gerektiğini bilemez. Davranışlarını "ne zaman yaparsam cezadan kurtulurum" sorusuna göre ayarlar.
        
Eğer, çocuğunuz, onunla iletişim kurduktan sonra, olumsuz davranışı konusunda devam ediyorsa, burada size yönelik bir amaç ya da mesaj var demektir. Bu amaç da hoşlanmadığınız davranışla sizi cezalandırmaktır. Kabul edilmez bir davranışla karşılaştığınızda, onun yerine kabul edilir bir davranışı koymalısınız. Örneğin cam sürahiyle oynayan çocuğunuza kızmanız ya da saklamak yerine, ayni büyüklükteki plastikle oynamasana izin vermeniz gibi. Bir diğer önemli nokta, çocuğunuzun sizin tüm davranışlarınızı aynen kopya etmesidir. Korku ve kaygılarını da, coşku ve olumlu huylarını da çocuğunuz, modelden taklit yoluyla öğrenir. Onun için eylem sözden daha etkilidir.
       Anne babalar kendi ruh durumları, çocuğun yapısı ve çevre koşulları nedeniyle çocuklarına karşı tutarsız davranabilirler. Hiçbir evde her zaman tutarlı olmak mümkün değildir. Burada sözü edilen tutarsızlık sürekli devam eden tutarsızlıktır. Bir gün görmezlikten gelinen davranış, ertesi gün ağır ceza görüyorsa, annenin yaptığını baba bozuyor ya da babanın verdiği cezaya anne karşı çıkıyorsa, tutarsızlık gerçekten vardır. Tutarlı olmayan yaklaşım gevşek ve katı tutumların tüm sakıncalarını taşır. Çocukların sorumluluk almalarını engeller hem de onları aşırı deneme ve isyana teşvik eder.
      Tutarsız yaklaşım içinde annelerin sık başvurduğu yollardan birisi de acındırma yoludur. "beni çok üzüyorsun", "sizin yüzünüzden hasta oldum", "beni seviyorsan yapma" diyerek çocuğun söz dinlemesini sağlamaya çalışan anneler vardır. Bu yolla çocuk endişelenir ama yine söz dinlemez hatta daha hırçın davranır.

      Bütün gün bağıran, azarlayan, söylenen anneler vardır. Çocuk davranışını annenin ses tonuna göre ayarlamayı öğrenmiştir. Anne en yüksek ses tonuyla bağırmadan söz dinlemez. Babaya şikâyet etmek, babanın öfkesiyle korkutmak da diğer bir tutarsız yaklaşım örneğidir. Akşam baba eve gelince önce çocukların bütün gün yaptıkları anlatılır daha sonra "bu seferlik affet babası bir daha yapmayacağına söz versin" denilerek babayla çocukların arasına girilir. Çocuk uyarıların uygulanmayacağını öğrenir, ertesi gün aynı senaryo tekrar yaşanır.
     Uygulanması sakıncalı olan ama ana-babaların sık başvurduğu yöntemlerden biriside çocuğa küsmektir. "konuşma benimle, ben senin annen değilim", "git başka anne bul" cümleleriyle çocuğu yola getirmeye çalışmak ve bunu uzun süre sürdürmek çocuğa küsmeyi öğretir. Çocuk tedirgin olur ve annenin kendisiyle barışması için elinden geleni yapar. Sonunda zaten vicdanı rahat olmayan anne hiçbir şey olmamış gibi barışır. Bazen anne çocuk arasındaki ilişki küslük öncesindekinden daha yakın olur.
       Bir disiplin aracı olarak söz edilmesi uygun olmayan ama günümüzde halen uygulanmakta olduğu için üzerinde durulacak bir yöntem dayaktır. Dayak bir anlık öfke ile başvurulan, çoğu kez amacını aşan bir cezadır. Öğretici değeri olmayan, etkisi kısa süren bir yıldırma yöntemidir. Dayak yiyen çocuklar çoğunlukla neden dayak yediklerini unuturlar. O gün babasının kendisini dövdüğünden yakınan bir çocuğa o gün neler olduğu sorulduğunda, olayı hatırlamadığını söyleyecektir. Aklında kalan tek şey dayak yemiş olduğudur.


      Disiplin, bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma, gururunu kırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır. Disiplinin iki temel amacı vardır; birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. Bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir. Disiplinin ikinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani özdenetim kazanmasıdır. Çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli, kurallara uymayı sürdürebilmelidir. Ana-babası yanındayken kurallara uyan, ama denetim kalkınca çığırından çıkan çocuk özdenetim yeteneği kazanmamış demektir.
    Çocuğuyla yakın ilişki kurmayı onunla "arkadaş" gibi olmakla karıştıran ana-babalar da vardır. Arkadaşlık ilişkisinde eşitlik vardır, taraflar birbirlerine öneride bulunabilir, kararlar uzlaşarak alınır, yaptırım yoktur. Önerilen şey istenirse yapılır, istenmezse yapılmaz. Oysa çocuklar için evde tutarlı kurallar ve sınırlar koyan, sevgi ve destek veren bir ana-baba gereklidir. Ana-baba sınırını koymalı, çok memnun olmasa bile uygulamaya devam etmelidir.
     Unutulmaması gereken en önemli kural, çocuğunuza uyguladığınız disiplini sevgi temeli üzerine inşa etmeniz gerektiğidir.

Yorumlar