Bozkır Peynirliyi Seviyor.

Cumartesi günü sabah kahvaltısına bir misafirim gelecek evime bereket inecekti. Öyle müjdelemişti âlemlerin efendisi Peygamberimiz (S.A.V.) Bu müjdenin bereketini hak etmek için soframızın her şeyden öce gönle hitap etmesi gerekiyordu. Kendisi her ne kadar Anadolu’nun diğer beldelerinde doğup büyümüş olsa da mayasında BOZKIR olan hiç kimseyi tanımadım ki PEYNİRLİYE –hayır diyebilmiş.

Niyetimizi aldık cumartesi sabahı peynirli pide yaptıracağım. Cuma akşamından ıspanağı ve lor peynirini tedarik edip  ‘iç’ hazırladık. Cumartesi sabahı saat 08:00 civarı pide yaptırmak için gittiğim BOZKIR TAŞ EKMEK FIRINInda  ki kalabalığın arasından süzülerek ekmek teknesine doğru yanaştık, benden önce gelenlerin sıraya koyduğu iç dolu tepsilerin sırasına bende tepsimi koydum.

Tabii bana sıra gelinceye kadar orda beklemek icap etti. Bizde alışkanlık olmuş hemen bir ‘’gözlemleme’’ye daldık. Fırıncılık zoor zanaat gerçekten.  Fırının ağız tarafının bir yanında Şenol usta yardımcısı ile birlikte daha önceden mayalanmış yoğrulmuş hamur kalıplarını sanatkâr elleri ile pide hamuruna döndürüp önlerinde ki tezgâha bırakıyor.

Diğer tarafta ki Mekki ustam ise küreğine aldığı pide hamuru ve peynirlileri fırına veriyor.  Bu işlemler öyle anlattığım gibi kolay olmadığını orda durdukça biraz daha anlıyorum.

Fırının iç ısısına göre yerleştiriyor küreğinde ki pideyi yahut peynirliyi.  Aleve sürüyor, alevden alıp öbür tarafa sürüyor, bir ekmek pişinceye kadar adeta fırın içinde tur ediyor. Haa birde uzun ekmek atma mevzusuna giriliyor. Kimisi pidesini böyle lavaş gibi uzun ve ince istiyor. Ustalarımız sağolsun müsait oldukları her zaman kimsenin isteğini geri çevirmiyorlar. Yalan yok, ben olsam karıştırırım iki dakikada hangi peynirli kimin, kim kaç tane peynirli yaptırdı diye. Ustalarımızda maşallah hafıza  kuvetli.

Herkes sabah kahvaltıda sıcak pide yeme derdine düşmüş, İçli veya içsiz taş ekmek fırından pide olsun yeter.
Şenol ustanın maharetli ellerinde şekil bulan pide hamurları Mekki ustanın ustalığı ile tam kıvamında pişmiş pideler olarak çıkıyorlar ağzından alev püsküren fırının içinden.

Dumanı üstünde miss gibi pide. Yemede dur. Sözde peynirli yaptırıp çıkacaktım fırından ama bu pideye kayıtsız kalamazdım. Ye beni diyordu adeta.. Eve götüreceksin bu pideyi, tereyağını içine sürecek azıcık da küflü keş dökecek, sonra bismillah deyip bir pideyi hiç edeceksin…

Ben böyle hülyalara dalmışken birden kapıveriyorlar önümüzden pideyi. Fırından çıkan tezgâha düşmeden kapışılıyor adeta.  Yaaa diyorum “demek Bozkırda pideyi bu kadar çok seviyorlarmış”

Kör nefis uslanmaz. dattım ya bir defa ben, iflah olmam gayri. Pazar günü canım bir anda şöyle mantarlı sucuklu yumurtalı içli bir pide istedi. Yapması kolay ve masrafsız. Tanesini 1,50 kuruşa aldığım az et bol tavuklu, soyalı bol baharatlı sucuğu ince ince dilimleyip içine yine yarım kilosunu 1,50 TLye aldığım mantarı doğradım. Ve 6 tanesini 1tl ye aldığım yumurtalar ile birlikte yeniden tuttum fırının yolunu.

Fakat bugün daha da bir kalabalıktı fırın. Biraz geç kalmıştım ya. Hamur bari kalmış olsaydı.. Sordum ustaya var dedi.. Ohh dedim.  Benden önce 6 tepsi vardı. Yarım saat kırk beş dakika sonra bana sıra ancak geldi. Ustalar bir yandan peynirli atıyor bir yandan pide yetiştiriyordu.
Şenol ustanın yardımcısı şöyle bir süzdü elindeki tepsiyi. Galiba ilk defa böyle bir iç ile karşılaşmıştı. Yalan yok bende ilk defa deniyorum.
Ve beklediğim lezzette pişmişti pidelerim. Pideden çıkan buharın neler anlattığını bir ben bilirim birde yiyenler.
Velhasıl kelam şunu söylemek istiyorum Bozkırlı keyfini biliyor… Bozkırlı peynirli ekmeği çok seviyor.

Not:
Bu tür yazıları ve fotoğrafları sizler ile paylaşırken tek bir düşüncem vardır. Memleket özleminiz iyice artsın ki memleketinizi sık ziyaret edin. “Olanı var olmayanı var, insanların hakkı kalır yapmayın” şeklinde Şaka ile karışık tepkiler alıyorum. Bir şekilde memleketimizin kültürünü kaleme dökmek , yaşamak ve yaşatmak amaçlı yazdığımız çizdiğimizden hakkı olan varsa hüsnü niyetimize versin hoş görsün bizleri. Haklarınızı helal edin Hüseyin DUMRU





Yorumlar